Muhalif Ankara Temsilcisi İnanç Uysal, gündemdeki gelişmeleri Halk TV ekranlarında yorumladı.
Uysal, “Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak konusunu gerçekçi buluyor musunuz? Herhangi bir yasak durumunda toplumda nasıl karşılık bulur?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Sayın İmamoğlu’na böyle bir iyilik yapacaklarsa sadece İmamoğlu açısından baktığımda, bu çok büyük iyilik olur. Yani Sayın İmamoğlu’nun ondan sonra önünü açarlar durduramazsınız bir daha da. Bu siyasi yasak uygulanabilir bir şey de değildir yani onu yaptıktan sonra.
Yani Ekrem İmamoğlu açısından baktığından siyasi geleceği açısından baktığımda, bugünden bahsetmiyorum sadece İmamoğlu üzerinden onun siyasi geleceği açısından baktığımda ben şunu gayet güzel söyleyebilirim. Umarım Ekrem İmamoğlu için hayırlısı o siyasi yasağın gelmesidir. Hatta mümkünse bir de hapse atsınlar. Yani böyle olduğu zaman Ekrem İmamoğlu’na yapılacak en büyük iyiliği yapmış olurlar siyasi olarak. Çünkü bizim geleneğimiz kahramanlar üzerine kuruludur. Türk siyasetinin zaten bugün yaşadığı problemin temeli budur.
Kurumlara ve kurallara inanmadığımız için biz kahramanlara inanıyoruz. Kahramanlara ihtiyacımız var. Tayyip Erdoğan’ın Tayyip Erdoğan olması bir 3 aylık cezaevi ile mümkün olmuştur. Yani bunu yaparlarsa şahsi olarak Ekrem İmamoğlu’na çok büyük bir iyilik etmiş olurlar. Ama Türk Siyaseti ve Demokrasisi açısından tedavi edilemez sıkıntılara neden olur.
Eğer bir sorun varsa mesela o sorun hukuken gerçekten varsa, baskıdan falan bahsetmiyorum. Gerçekten varsa bile bu siyasi yasak Sayın İmamoğlu görev süresini tamamladıktan sonra getirilir ki hem Türk Demokrasimiz dağılmasın seçilmiş birisi çünkü orada oturuyor. Milyonlarca kişinin oyunu almış siz o kişiye güvenip siyaset yapamazsın diyemezsiniz.
Bunu söyleyebilmeniz için bir kere bizde şöyle bir şey var, Yüksek Seçim Kurulu’na gidersiniz müracaat edersiniz. Bunun onlarca binlerce örneği var Türkiye’de. Seçilirsiniz sonra YSK Kurulu’nun size verdiği bu izine rağmen der ki siz aslında seçilmemeliymişsiniz. Böyle çok kayyum atandı. Böyle çok insan siyaset yasağına uğradı. Biz bunu devamlı yapıyoruz. Bu görüntü çok keyfi yani bu zaten insanların kafasında keyfi uygulamalar yapıldığına dair oluşan şeyleri çok çok arttırır. Türk Demokrasi’si Dünya gözünde çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalır. Türk hukuku zaten yıpranmış olan inanılır güvenilir hukuk olma nosyonunu tamamen kaybeder.
Ama tekrar ediyorum eğer Sayın İmamoğlu’na böyle bir iyilik yapacaklarsa sadece İmamoğlu açısından tabi tekrar ediyorum. Bu çok büyük iyilik olur. Yani Sayın İmamoğlu ondan sonra önünü açarlar durduramazsınız bir daha da. Bu siyasi yasak uygulanabilir bir şey de değildir yani onu yaptıktan sonra.
Sunucun yönelttiği diğer bir soru AK Parti-HDP görüşmesine dairdi: "HDP’ye ziyaret krize evrilir mi? Yoksa kapalı kapılar ardında ya da ayrı bir mutabakatla zaten liderler seviyesinde bu tip kanallar açılmış mıdır Anayasa Teklifi özelinde?”
İnanç Uysal, “Son şeyi onaylamak yani böyle bir görüşme yapılmıştır demek fazla tahmin olur ama şöyle bir şey söyleyeyim” diyerek ifadelerine başladı.
“Yarın için ben bir çıkış bekliyorum. Ama bu çıkışın bir krize dönüşmesini beklemiyorum. İstanbul seçimlerinde Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan’a tepki vermemenin ötesine de geçildi. Abdullah Öcalan’ın mektubunu sayın Bahçeli yorumladı. Bu yorumlamanın sonuçlarını da biliyoruz ama yan İstanbul seçimlerinde oluşan farkı çok daha fazla arttığını da biliyoruz.
Bunun artışını HDP’ye bağlayan birçok insan var. Ama ben başka bir şey okudum burada. Ülkücü, Abdullah Öcalan’ın mektubunun yorumlanmasını aaa çok güzel oldu falan diye kabul etmez. Yani buna madem öyle; ben de gideyim oyumu AK Parti’ye vereyim demez. Ya bu fazla bir tanımamazlıktır. Şimdi burada yarın verilecek tepkiden önemlisi ben Halk TV ekranlarında bundan 3-4 ay önce şunu söyledim.
AK Parti ile HDP tekrar aynı yere gelebilir ya da bunu AK Parti deneyebilir dedim. Bunu HDP kabul etmez tepkileri çok fazla geliyor. Doğrudur ama HDP bunu kabul etmeyecekse bu cümleleri duymuş bir parti, şimdi AK Parti’nin yanına niye gitti? Birinci soru bu. Bu kadar şeyi söyleyip oraya nasıl gidersin. İkinci soru şu; bu kadar şeyi duyup onları nasıl kabul edersin?
Ve böyle bir soru var. Sonrasında kendilerine referandum için ne düşünüyorsunuz diye sorulduğunda referanduma kapalıyız dediler. Biliyorsunuz. Peki yasa teklifi için ne düşünüyorsunuz denildiğinde? Dediler ki üzerinde çalışıyor kurumlarımız. Evrak götürülmediği söylendi. Buralar biraz karışık. MHP tarafına baktığınız zaman olay biraz daha karışık. Kesinlikle kazanmak istiyorlar doğru. Kim istiyor? ben ona özne olarak AK Parti diyorum.
MHP sanki kesinlikle kazanmamak istiyor gibi yani böyle bir şeye çok sert bir tepki verip eğer bu birlikteliği bozmuyorsa MHP, bunu yönetimi yapıyordur. Ülkücü taban bunu düşünüldüğü kadar hoş karşılamaz. Ülkücü tabanın bunu nasıl karşılayacağını Sayın Bahçeli’de benden daha iyi biliyordur. Abdullah Öcalan’a okunan, yazdırılan mektubun yorumlanmasını ülkücü tabanda ne hissiyata neden olacağını muhakkak Sayın Bahçeli’de biliyordur diye düşünüyorum. Yani bir ülkücüye şunu izah edemezsiniz. Biz bu arkadaşlarla beraber de seçime gideceğiz. Bakın İYİ Parti bunu kabul ettiremiyor kendi seçmenine. Diyelim ki İYİ Parti dese ki ben evet HDP’yi de altılı masaya davet ederek yürüyeceğim. Seçmenin kabul etmeyeceğinden emin. Aynı şeyi Devlet Bahçeli’de biliyor. Ben burada durumun biraz daha o yüzden karışık olduğunu düşünüyorum.
Sayın Bahçeli’nin sert bir tepki vereceğini ama bu tepkinin gaz alma seviyesinde tutacağını amiyane tabirle düşünüyorum. Ama bundan bir kendi tabanının yeterli mesajı almayacağını düşünüyorum. MHP Partisi’nin oylarının daha da düşmesinden o kadar da rahatsız olmadığı gibi bir sonuca varıyorum buradan. İşin enteresan yanı şu, bunu 4-5 ay önce söylerken de şunu söylemiştim.
Burada asıl pragmatik olan AK Parti. AK Parti’nin öyle bir ideolojik enteresanlığı var ki daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın. Herhangi bir ideolojik değişimi o kadar kolay anlatabiliyor ki tabana çok ilginç bir şey bu. Şimdi mesela şöyle bir şey yapıldı egemen medyada. AK Parti kuruluş ayarlarına dönüyor, AK Parti işte herkesi kucaklayacak falan AK Parti kuruluş ayarlarında herkesi kucaklamadı. AK Parti’nin kuruluş ayarları dediğiniz şey güvenlikçi politikaların yerine çözüm sürecini ikame etmek. Çözüm sürecinin yerine güvenlikçi politikaları ikame etmekti sonrasındaki değişimi. Yani tekrar çözüm süreci gibi mi bilmiyorum. Mesela Miroğlu’nun açıklaması hemen akabinde yapılan açıklama. Bunların Devlet Bahçeli bölümü başka ülkücü taban bölümü başka. Bunların ülkücü taban tarafından kabul edilmesini beklemek çok mümkün değil. Bakın MHP %18.5 oy aldığı dönemde, sağın en büyük partisi olduğu dönemde. Biz Sayın Bahçeli’ye Başbakan olacak mısınız diye sorduğumuzda teamülleri işaret edip bize şunu söylemişti; Sağdaki arkadaşlar biraz beklesinler Refah Yolcuları’ndan kasıtla demişti. Ecevit ile beraber bir hükümet kurdu.
Şimdi bu hükümet MHP’de ciddi bir oy erozyonuna neden oldu. Çünkü taban bunu kabullenemiyor. Yani en azından genetik olarak kabullenemiyor. O dönemde yaşanan şeyleri tekrar yaşayacağız. Bakın orada biraz dinlensin dedikleri isimlere bakın; Meral Akşener, daha sonra partiye aldı. Hayri Kozakçıoğlu, daha sonra partiye aldı. Bekir Aksoy, daha sonra partiye aldı. Böyle bir problem yaşamadı aslında. Başka isimler de var. Onları partiye aldı ama orada aday olmadı. Daha doğrusu Başbakan olmayı kabul etmedi ve Sayın Ecevit ile beraber hükümet etmeyi tercih etti. Bu bile yani Ecevit ile yapılmış hükümet bile MHP Partisi’nin oylarında gerilmeye o zaman bile neden olmuştu.
Ekonomik krizden önce. Böyle bir hamle MHP’nin zaten erimeye yüz tutmuş oylarını perişan edebilir. Ama burada AK Parti MHP ile HDP arasından bir seçim yapar mı? Çok kolay yapar. Burada fazla oyun HDP’de olduğunu da hepimiz biliyoruz. Burada beni endişelendiren bir muhalif olarak endişelendiren şey, HDP’nin bu toplantıyı bu kadar rahat kabul etmesi akabinde şu cümleyi kurması; gelen teklifi kurullarımızla değerlendiriyoruz. Ortada yazılı bir teklif dahi yok iken. O kapıyı da kapatmamış olması.
Uysal, “Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak konusunu gerçekçi buluyor musunuz? Herhangi bir yasak durumunda toplumda nasıl karşılık bulur?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Sayın İmamoğlu’na böyle bir iyilik yapacaklarsa sadece İmamoğlu açısından baktığımda, bu çok büyük iyilik olur. Yani Sayın İmamoğlu’nun ondan sonra önünü açarlar durduramazsınız bir daha da. Bu siyasi yasak uygulanabilir bir şey de değildir yani onu yaptıktan sonra.
Yani Ekrem İmamoğlu açısından baktığından siyasi geleceği açısından baktığımda, bugünden bahsetmiyorum sadece İmamoğlu üzerinden onun siyasi geleceği açısından baktığımda ben şunu gayet güzel söyleyebilirim. Umarım Ekrem İmamoğlu için hayırlısı o siyasi yasağın gelmesidir. Hatta mümkünse bir de hapse atsınlar. Yani böyle olduğu zaman Ekrem İmamoğlu’na yapılacak en büyük iyiliği yapmış olurlar siyasi olarak. Çünkü bizim geleneğimiz kahramanlar üzerine kuruludur. Türk siyasetinin zaten bugün yaşadığı problemin temeli budur.
Kurumlara, kurallara değil kahramanlara inanç
Kurumlara ve kurallara inanmadığımız için biz kahramanlara inanıyoruz. Kahramanlara ihtiyacımız var. Tayyip Erdoğan’ın Tayyip Erdoğan olması bir 3 aylık cezaevi ile mümkün olmuştur. Yani bunu yaparlarsa şahsi olarak Ekrem İmamoğlu’na çok büyük bir iyilik etmiş olurlar. Ama Türk Siyaseti ve Demokrasisi açısından tedavi edilemez sıkıntılara neden olur.
Eğer bir sorun varsa mesela o sorun hukuken gerçekten varsa, baskıdan falan bahsetmiyorum. Gerçekten varsa bile bu siyasi yasak Sayın İmamoğlu görev süresini tamamladıktan sonra getirilir ki hem Türk Demokrasimiz dağılmasın seçilmiş birisi çünkü orada oturuyor. Milyonlarca kişinin oyunu almış siz o kişiye güvenip siyaset yapamazsın diyemezsiniz.
Çok insan siyaset yasağına uğradı
Bunu söyleyebilmeniz için bir kere bizde şöyle bir şey var, Yüksek Seçim Kurulu’na gidersiniz müracaat edersiniz. Bunun onlarca binlerce örneği var Türkiye’de. Seçilirsiniz sonra YSK Kurulu’nun size verdiği bu izine rağmen der ki siz aslında seçilmemeliymişsiniz. Böyle çok kayyum atandı. Böyle çok insan siyaset yasağına uğradı. Biz bunu devamlı yapıyoruz. Bu görüntü çok keyfi yani bu zaten insanların kafasında keyfi uygulamalar yapıldığına dair oluşan şeyleri çok çok arttırır. Türk Demokrasi’si Dünya gözünde çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalır. Türk hukuku zaten yıpranmış olan inanılır güvenilir hukuk olma nosyonunu tamamen kaybeder.
Ama tekrar ediyorum eğer Sayın İmamoğlu’na böyle bir iyilik yapacaklarsa sadece İmamoğlu açısından tabi tekrar ediyorum. Bu çok büyük iyilik olur. Yani Sayın İmamoğlu ondan sonra önünü açarlar durduramazsınız bir daha da. Bu siyasi yasak uygulanabilir bir şey de değildir yani onu yaptıktan sonra.
AK Parti-HDP görüşmesi
Sunucun yönelttiği diğer bir soru AK Parti-HDP görüşmesine dairdi: "HDP’ye ziyaret krize evrilir mi? Yoksa kapalı kapılar ardında ya da ayrı bir mutabakatla zaten liderler seviyesinde bu tip kanallar açılmış mıdır Anayasa Teklifi özelinde?”
İnanç Uysal, “Son şeyi onaylamak yani böyle bir görüşme yapılmıştır demek fazla tahmin olur ama şöyle bir şey söyleyeyim” diyerek ifadelerine başladı.
“Yarın için ben bir çıkış bekliyorum. Ama bu çıkışın bir krize dönüşmesini beklemiyorum. İstanbul seçimlerinde Abdullah Öcalan ve Osman Öcalan’a tepki vermemenin ötesine de geçildi. Abdullah Öcalan’ın mektubunu sayın Bahçeli yorumladı. Bu yorumlamanın sonuçlarını da biliyoruz ama yan İstanbul seçimlerinde oluşan farkı çok daha fazla arttığını da biliyoruz.
Ülkücü, Öcalan’ın mektubunu güzel oldu diyerek kabul etmez
Bunun artışını HDP’ye bağlayan birçok insan var. Ama ben başka bir şey okudum burada. Ülkücü, Abdullah Öcalan’ın mektubunun yorumlanmasını aaa çok güzel oldu falan diye kabul etmez. Yani buna madem öyle; ben de gideyim oyumu AK Parti’ye vereyim demez. Ya bu fazla bir tanımamazlıktır. Şimdi burada yarın verilecek tepkiden önemlisi ben Halk TV ekranlarında bundan 3-4 ay önce şunu söyledim.
HDP AK Parti’nin yanına neden gitti?
AK Parti ile HDP tekrar aynı yere gelebilir ya da bunu AK Parti deneyebilir dedim. Bunu HDP kabul etmez tepkileri çok fazla geliyor. Doğrudur ama HDP bunu kabul etmeyecekse bu cümleleri duymuş bir parti, şimdi AK Parti’nin yanına niye gitti? Birinci soru bu. Bu kadar şeyi söyleyip oraya nasıl gidersin. İkinci soru şu; bu kadar şeyi duyup onları nasıl kabul edersin?
Ve böyle bir soru var. Sonrasında kendilerine referandum için ne düşünüyorsunuz diye sorulduğunda referanduma kapalıyız dediler. Biliyorsunuz. Peki yasa teklifi için ne düşünüyorsunuz denildiğinde? Dediler ki üzerinde çalışıyor kurumlarımız. Evrak götürülmediği söylendi. Buralar biraz karışık. MHP tarafına baktığınız zaman olay biraz daha karışık. Kesinlikle kazanmak istiyorlar doğru. Kim istiyor? ben ona özne olarak AK Parti diyorum.
MHP sanki kesinlikle kazanmamak istiyor gibi yani böyle bir şeye çok sert bir tepki verip eğer bu birlikteliği bozmuyorsa MHP, bunu yönetimi yapıyordur. Ülkücü taban bunu düşünüldüğü kadar hoş karşılamaz. Ülkücü tabanın bunu nasıl karşılayacağını Sayın Bahçeli’de benden daha iyi biliyordur. Abdullah Öcalan’a okunan, yazdırılan mektubun yorumlanmasını ülkücü tabanda ne hissiyata neden olacağını muhakkak Sayın Bahçeli’de biliyordur diye düşünüyorum. Yani bir ülkücüye şunu izah edemezsiniz. Biz bu arkadaşlarla beraber de seçime gideceğiz. Bakın İYİ Parti bunu kabul ettiremiyor kendi seçmenine. Diyelim ki İYİ Parti dese ki ben evet HDP’yi de altılı masaya davet ederek yürüyeceğim. Seçmenin kabul etmeyeceğinden emin. Aynı şeyi Devlet Bahçeli’de biliyor. Ben burada durumun biraz daha o yüzden karışık olduğunu düşünüyorum.
MHP oylarının düşmesinden rahatsız değil
Sayın Bahçeli’nin sert bir tepki vereceğini ama bu tepkinin gaz alma seviyesinde tutacağını amiyane tabirle düşünüyorum. Ama bundan bir kendi tabanının yeterli mesajı almayacağını düşünüyorum. MHP Partisi’nin oylarının daha da düşmesinden o kadar da rahatsız olmadığı gibi bir sonuca varıyorum buradan. İşin enteresan yanı şu, bunu 4-5 ay önce söylerken de şunu söylemiştim.
Burada asıl pragmatik olan AK Parti. AK Parti’nin öyle bir ideolojik enteresanlığı var ki daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın. Herhangi bir ideolojik değişimi o kadar kolay anlatabiliyor ki tabana çok ilginç bir şey bu. Şimdi mesela şöyle bir şey yapıldı egemen medyada. AK Parti kuruluş ayarlarına dönüyor, AK Parti işte herkesi kucaklayacak falan AK Parti kuruluş ayarlarında herkesi kucaklamadı. AK Parti’nin kuruluş ayarları dediğiniz şey güvenlikçi politikaların yerine çözüm sürecini ikame etmek. Çözüm sürecinin yerine güvenlikçi politikaları ikame etmekti sonrasındaki değişimi. Yani tekrar çözüm süreci gibi mi bilmiyorum. Mesela Miroğlu’nun açıklaması hemen akabinde yapılan açıklama. Bunların Devlet Bahçeli bölümü başka ülkücü taban bölümü başka. Bunların ülkücü taban tarafından kabul edilmesini beklemek çok mümkün değil. Bakın MHP %18.5 oy aldığı dönemde, sağın en büyük partisi olduğu dönemde. Biz Sayın Bahçeli’ye Başbakan olacak mısınız diye sorduğumuzda teamülleri işaret edip bize şunu söylemişti; Sağdaki arkadaşlar biraz beklesinler Refah Yolcuları’ndan kasıtla demişti. Ecevit ile beraber bir hükümet kurdu.
Şimdi bu hükümet MHP’de ciddi bir oy erozyonuna neden oldu. Çünkü taban bunu kabullenemiyor. Yani en azından genetik olarak kabullenemiyor. O dönemde yaşanan şeyleri tekrar yaşayacağız. Bakın orada biraz dinlensin dedikleri isimlere bakın; Meral Akşener, daha sonra partiye aldı. Hayri Kozakçıoğlu, daha sonra partiye aldı. Bekir Aksoy, daha sonra partiye aldı. Böyle bir problem yaşamadı aslında. Başka isimler de var. Onları partiye aldı ama orada aday olmadı. Daha doğrusu Başbakan olmayı kabul etmedi ve Sayın Ecevit ile beraber hükümet etmeyi tercih etti. Bu bile yani Ecevit ile yapılmış hükümet bile MHP Partisi’nin oylarında gerilmeye o zaman bile neden olmuştu.
Ekonomik krizden önce. Böyle bir hamle MHP’nin zaten erimeye yüz tutmuş oylarını perişan edebilir. Ama burada AK Parti MHP ile HDP arasından bir seçim yapar mı? Çok kolay yapar. Burada fazla oyun HDP’de olduğunu da hepimiz biliyoruz. Burada beni endişelendiren bir muhalif olarak endişelendiren şey, HDP’nin bu toplantıyı bu kadar rahat kabul etmesi akabinde şu cümleyi kurması; gelen teklifi kurullarımızla değerlendiriyoruz. Ortada yazılı bir teklif dahi yok iken. O kapıyı da kapatmamış olması.