NurSena_1988
Bayan Üye
Ünlü basketbolcu Kobe Bryant ve diğer yedi yolcuyu taşıyan Sikorsky helikopteri yere çakılmadan dakikalar önce, helikopterin pilotu sola dönüş yapmış. Helikoptar başlangıçta yukarı doğru çıksa da, sonrasında alçalarak sola dönüş hareketini devam ettirmiş ve yere çakılmış. ABD Ulusal Taşımacılık Güvenliği Dairesi (NTSB), o esnada meydana gelen sorunlar arasında “mekansal yönelim bozukluğu ve kontrol kaybının” da bulunduğunu söylüyor.
Kazadan bu yana neredeyse iki yıl geçerken, NTSB bu yılın Şubat ayında yaptığı uzun bir sunumda havacılık kazasının sebebine yönelik bulgularını özetlemişti. Açıklama ve kısa bir rapor halinde özetlenen karara göre kaza, pilotun mekansal yönelim bozukluğu yaşamasının yanısıra “yanlış karar vermesinden” kaynaklanmış.
Birden fazla sebep bulunsa da, mekansal yönelim bozukluğu kişinin duyularının onu nasıl yanıltabileceğini gösteriyor; özellikle de bu kişi bir hava aracı kullanıyorsa. İşte bu durumun neden ve nasıl gerçekleştiğine ilişkin bilinmesi gerekenler.
Bir pilotun duyuları, havada iken onu yanıltabilir. Bunun sebebi de sadece bizim biyolojik canlılar olmamızdır. Mayo Clinic sağlık kurumunda havacılık, mekansal yönelim bozukluğu ve ilişkili konular üzerinde çalışan Jan Stepanek, “İnsanlar olarak dünyadaki mevcudiyetimizi sadece tek bir duyu değil, birden fazla duyu kullanarak değerlendirmek üzere evrimleşmişiz” diyor. Bu duyulardan ilki, görme duyumuz. “Görsel yönden baskın bir türüz” diyor. Gözleriniz size hareketsiz olduğunuzu mu söylüyor? Muhtemelen öylesinizdir.
İkinci duyu ise bedensel bir duyu: “Basınç, kas ve kemik eklemi hissiniz” diyor Stepanek. Örneğin içgüdülerinize dayanarak bir şey yaptığınızda yaşadığınız o his, yer çekiminin sizi aşağı çektiğini hatırlatıyor.
Fakat bu vakadaki en önemli duyu, iç kulağınızda yer alan ve hareket ettiğinizi (bir arabada hızlanmak veya yan tarafa dönmek gibi) tespit etmenizi sağlayan algılayıcılar olan nörovestibüler sistem. Ancak vestibüler sisteminizin zayıf bir noktası var. “İç kulağınızda yer alan bu duyusal organlar, özellikle hızlı değişimler olmak üzere değişimi algılamada çok iyidir” diyor Stepanek. “Fakat yavaş değişimi algılamada çok ama çok yetersizdirler; işte bu noktada kolaylıkla oyuna gelebilirler.”
Böyle bir şey çok hızlı gerçekleşebilir. Örneğin Stepanek, gözleriniz kapalıyken bir büro sandalyesinde oturursanız ve biri o sandalyeyi sabit bir hızda çok hafif döndürürse, vestibüler sisteminizin nihayetinde bunu algılamayı bırakacağını söylüyor. İlk olarak, gerçekte öyle olmasa bile dönme hızınızın yavaşladığını hissedersiniz. Ardından, “yaklaşık 20 saniye sonra hareket etmiyorsunuz gibi gelir” diyor. “Özellikle yarı dairesel kanallar olmak üzere, iç kulağınızı çok kısa bir zamanda kandırabilirsiniz.” Sandalye sabit şekilde hareket etmeye devam eder, gözleriniz kapalıdır ve hareket etmiyormuş gibi hissedersiniz.
Aynı sorun, bir hava aracı kullanırken de meydana gelebilir. Elbette pilot, etrafındaki dünyaya dair görsel ipuçları elde ederse oluşan kafa karıştırıcı hisler düzeltilebilir. Fakat Ay’ın görülmediği bir gecede veya bulutların içerisinde, görme duyusu size yardım etmeyecektir. Pilotun gerçeği ortaya çıkarması için cihazlara bel bağlaması gerekir.
Gerçekte bu durum, bir hava taşıtının yavaşça yan yatabileceği ve pilotun, özellikle sisli bir havada bunu fark etmemesi anlamına gelir. Vestibüler sistemleri, halen düz durduklarını düşünür. Bir uyarı sistemi olmazsa, “Mekansal yönelme bozukluğu sebebiyle, yüksek bir özgüvenle arazi engeline doğru kontrollü uçuş gerçekleştirebilirsiniz” diyor. “Bu talihsiz kazada da aynen böyle olduğu görülüyor.”
Bazı pilotlar, konuyla alakalı olarak “eğilme” adlı bir olgu yaşayabiliyorlar. Bir pilotun kademeli ve sabit bir şekilde sola dönüş yaptığını ancak bunu fark etmediğini ve iç kulaktaki “sıvının hareket etmediğini” düşünmenizi söylüyor Stepanek. Pilot, cihazlara baktığı zaman aniden yana yattığını fark eder ve hava aracını yeniden düz uçuşa doğru yöneltir. İç kulaktaki algılayıcı ise sonrasında “uyarılacak ama ters yönde uyarılacak, pilota da düz olmadığı algısını verecek fakat esasında sağa doğru yatıyor olacaklardır.” Hava aracının cihazları, pilota uçağın düz olduğunu doğru şekilde söyler fakat iç kulak, hatalı şekilde çok fazla eğildiklerini söyler ve pilot vücudunu normal hissetmek amacıyla fiziksel olarak sola eğilebilir veya sola dönebilir. Bu karışık mesajlar 20 saniye kadar sürer.
Embry-Riddle Havacılık Üniversitesinde havacılık mühendisliği profesörü olan Richard Anderson, bir uçak eşgüdümlü dönüş halinde olduğunda (yana yatıyor ve bu sırada olması gerektiği gibi dönüyor), kuvvetlerin hizalanma şeklinin pilota ve yolculara yer çekiminin onları uçak zeminine doğru aşağı çektiği hissini vereceğini ancak uçağın yana eğilmiş olacağını söylüyor. “İşte bu yüzden bir yolcu uçağı dönüş halindeyken masanızda bir bardak su varsa, uçak artık düz olmasa bile suyun seviyesi ufuğa göre değişmez, uçağın seviyesinde kalır” diyor Anderson.
Purdue Üniversitesinde havacılık ve ulaşım teknolojisi yardımcı profesörü olan Brian Dillman’a göre, bir pilotluk öğrencisini mekansal yönelim bozukluğu hissine hazırlamak kolay değil. “Bir öğrenciyle eğitim yaparken, ne zaman başardıklarını düşünsem mekansal yönelim bozukluğu yaşamışlardı” diyor. Kendisinin aktardığına göre öğrenciler sıklıkla, “Zannettiğimden daha agresifmiş” gibi bir şey söylüyor.
Sikorsky 76B helikopterinin geçen yıl yaptığı kazada hem sola dönüş, hem de pilotun aslında alçalırken açık biçimde yükseldiğini zannetmesi bulunuyor. NTSB’de sunum yapan Dr. Dujuan Sevillian, ikinci olguyu “bedensel-yer çekimsel yanılsama” şeklinde tanımlıyor. “Helikopter dik bir şekilde alçalmaya devam ettikçe, pilot ya helikopterdeki cihazlara bakmıyormuş, ya da zorlayıcı vestibüler yanılsamalar sebebiyle cihazları yorumlamakta veya onlara inanmakta zorluk çekiyormuş” diyor Sevillian. “Helikopteri kurtaramamış.”
NTSB’ye göre 2010 ile 2019 yılları arasındaki dönemde, mekansal yönelim bozukluğuyla 184 ölümcül hava aracı kazası gerçekleşti ve bunlara 20 ölümcül helikopter kazası da dahil.
Kazadan bu yana neredeyse iki yıl geçerken, NTSB bu yılın Şubat ayında yaptığı uzun bir sunumda havacılık kazasının sebebine yönelik bulgularını özetlemişti. Açıklama ve kısa bir rapor halinde özetlenen karara göre kaza, pilotun mekansal yönelim bozukluğu yaşamasının yanısıra “yanlış karar vermesinden” kaynaklanmış.
Birden fazla sebep bulunsa da, mekansal yönelim bozukluğu kişinin duyularının onu nasıl yanıltabileceğini gösteriyor; özellikle de bu kişi bir hava aracı kullanıyorsa. İşte bu durumun neden ve nasıl gerçekleştiğine ilişkin bilinmesi gerekenler.
Bir pilotun duyuları, havada iken onu yanıltabilir. Bunun sebebi de sadece bizim biyolojik canlılar olmamızdır. Mayo Clinic sağlık kurumunda havacılık, mekansal yönelim bozukluğu ve ilişkili konular üzerinde çalışan Jan Stepanek, “İnsanlar olarak dünyadaki mevcudiyetimizi sadece tek bir duyu değil, birden fazla duyu kullanarak değerlendirmek üzere evrimleşmişiz” diyor. Bu duyulardan ilki, görme duyumuz. “Görsel yönden baskın bir türüz” diyor. Gözleriniz size hareketsiz olduğunuzu mu söylüyor? Muhtemelen öylesinizdir.
İkinci duyu ise bedensel bir duyu: “Basınç, kas ve kemik eklemi hissiniz” diyor Stepanek. Örneğin içgüdülerinize dayanarak bir şey yaptığınızda yaşadığınız o his, yer çekiminin sizi aşağı çektiğini hatırlatıyor.
Fakat bu vakadaki en önemli duyu, iç kulağınızda yer alan ve hareket ettiğinizi (bir arabada hızlanmak veya yan tarafa dönmek gibi) tespit etmenizi sağlayan algılayıcılar olan nörovestibüler sistem. Ancak vestibüler sisteminizin zayıf bir noktası var. “İç kulağınızda yer alan bu duyusal organlar, özellikle hızlı değişimler olmak üzere değişimi algılamada çok iyidir” diyor Stepanek. “Fakat yavaş değişimi algılamada çok ama çok yetersizdirler; işte bu noktada kolaylıkla oyuna gelebilirler.”
Böyle bir şey çok hızlı gerçekleşebilir. Örneğin Stepanek, gözleriniz kapalıyken bir büro sandalyesinde oturursanız ve biri o sandalyeyi sabit bir hızda çok hafif döndürürse, vestibüler sisteminizin nihayetinde bunu algılamayı bırakacağını söylüyor. İlk olarak, gerçekte öyle olmasa bile dönme hızınızın yavaşladığını hissedersiniz. Ardından, “yaklaşık 20 saniye sonra hareket etmiyorsunuz gibi gelir” diyor. “Özellikle yarı dairesel kanallar olmak üzere, iç kulağınızı çok kısa bir zamanda kandırabilirsiniz.” Sandalye sabit şekilde hareket etmeye devam eder, gözleriniz kapalıdır ve hareket etmiyormuş gibi hissedersiniz.
Aynı sorun, bir hava aracı kullanırken de meydana gelebilir. Elbette pilot, etrafındaki dünyaya dair görsel ipuçları elde ederse oluşan kafa karıştırıcı hisler düzeltilebilir. Fakat Ay’ın görülmediği bir gecede veya bulutların içerisinde, görme duyusu size yardım etmeyecektir. Pilotun gerçeği ortaya çıkarması için cihazlara bel bağlaması gerekir.
Gerçekte bu durum, bir hava taşıtının yavaşça yan yatabileceği ve pilotun, özellikle sisli bir havada bunu fark etmemesi anlamına gelir. Vestibüler sistemleri, halen düz durduklarını düşünür. Bir uyarı sistemi olmazsa, “Mekansal yönelme bozukluğu sebebiyle, yüksek bir özgüvenle arazi engeline doğru kontrollü uçuş gerçekleştirebilirsiniz” diyor. “Bu talihsiz kazada da aynen böyle olduğu görülüyor.”
Bazı pilotlar, konuyla alakalı olarak “eğilme” adlı bir olgu yaşayabiliyorlar. Bir pilotun kademeli ve sabit bir şekilde sola dönüş yaptığını ancak bunu fark etmediğini ve iç kulaktaki “sıvının hareket etmediğini” düşünmenizi söylüyor Stepanek. Pilot, cihazlara baktığı zaman aniden yana yattığını fark eder ve hava aracını yeniden düz uçuşa doğru yöneltir. İç kulaktaki algılayıcı ise sonrasında “uyarılacak ama ters yönde uyarılacak, pilota da düz olmadığı algısını verecek fakat esasında sağa doğru yatıyor olacaklardır.” Hava aracının cihazları, pilota uçağın düz olduğunu doğru şekilde söyler fakat iç kulak, hatalı şekilde çok fazla eğildiklerini söyler ve pilot vücudunu normal hissetmek amacıyla fiziksel olarak sola eğilebilir veya sola dönebilir. Bu karışık mesajlar 20 saniye kadar sürer.
Embry-Riddle Havacılık Üniversitesinde havacılık mühendisliği profesörü olan Richard Anderson, bir uçak eşgüdümlü dönüş halinde olduğunda (yana yatıyor ve bu sırada olması gerektiği gibi dönüyor), kuvvetlerin hizalanma şeklinin pilota ve yolculara yer çekiminin onları uçak zeminine doğru aşağı çektiği hissini vereceğini ancak uçağın yana eğilmiş olacağını söylüyor. “İşte bu yüzden bir yolcu uçağı dönüş halindeyken masanızda bir bardak su varsa, uçak artık düz olmasa bile suyun seviyesi ufuğa göre değişmez, uçağın seviyesinde kalır” diyor Anderson.
Purdue Üniversitesinde havacılık ve ulaşım teknolojisi yardımcı profesörü olan Brian Dillman’a göre, bir pilotluk öğrencisini mekansal yönelim bozukluğu hissine hazırlamak kolay değil. “Bir öğrenciyle eğitim yaparken, ne zaman başardıklarını düşünsem mekansal yönelim bozukluğu yaşamışlardı” diyor. Kendisinin aktardığına göre öğrenciler sıklıkla, “Zannettiğimden daha agresifmiş” gibi bir şey söylüyor.
Sikorsky 76B helikopterinin geçen yıl yaptığı kazada hem sola dönüş, hem de pilotun aslında alçalırken açık biçimde yükseldiğini zannetmesi bulunuyor. NTSB’de sunum yapan Dr. Dujuan Sevillian, ikinci olguyu “bedensel-yer çekimsel yanılsama” şeklinde tanımlıyor. “Helikopter dik bir şekilde alçalmaya devam ettikçe, pilot ya helikopterdeki cihazlara bakmıyormuş, ya da zorlayıcı vestibüler yanılsamalar sebebiyle cihazları yorumlamakta veya onlara inanmakta zorluk çekiyormuş” diyor Sevillian. “Helikopteri kurtaramamış.”
NTSB’ye göre 2010 ile 2019 yılları arasındaki dönemde, mekansal yönelim bozukluğuyla 184 ölümcül hava aracı kazası gerçekleşti ve bunlara 20 ölümcül helikopter kazası da dahil.