Adalet Bakanlığı Adli İstatistikleri, derin ekonomik krize ayna tuttu. Verilere göre icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısında patlama yaşandı. Dosya sayısının 2021 yılı itibarıyla 32 milyona çıktığı ortaya çıktı.
2021 yılında açılan icra ve iflas dosya sayısı ise 8,3 milyon. 2020 yılında icra ve iflas dairelerine gelen dosya sayısı 6,7 milyondu. Bu durum 1 yılda icra ve iflas dosya sayısındaki artışın yüzde 24 hızlandığını gösteriyor.
Birgün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre 32 milyon dosyadan karar bağlanan sayısı 3,3 milyon. 24 milyon dosya, 2022 ve sonraki yıllarda görüşülmek üzere rafa kaldırıldı.
İcra ve iflas dairelerindeki dosyaların türleri de adli istatistiklerle paylaşıldı. Buna göre, 2021 yılındaki icra ve iflas dosyalarının 2 milyon 904 binini, mahkeme kararı bulunan dosyalar, 27 milyon 314 binini ise mahkeme kararı bulunmayan dosyalar oluşturdu. Adliyelerdeki 4 bin 490 dosya ise “İflas” türü altında sınıflandırıldı. İcra ve iflas dosyaları, 2021 yılında ortalama bin 54 günde karara bağlandı.
İSTANBUL’DA 1505 İFLAS
Adalet Bakanlığı, icra ve iflas dairelerindeki dosyaların coğrafi bölgelere göre dağılımını da paylaştı. Marmara Bölgesi, 14 milyon 659 bin icra ve iflas dosyası ile ilk sırada yer alırken Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerindeki dosya sayısı sırasıyla 3 milyon 694 bin, 3 milyon 646 bin ve 4 milyon 997 bin olarak rapora yansıdı.
İstanbul ve Ankara en çok iflas dosyası görülen kentler olurken İstanbul’daki iflas dosyası sayısı kayıtlara, bin 505 olarak geçti. Başkent Ankara’daki icra ve iflas dosyalarının toplam sayısının ise 509 olduğu bildirildi. İstanbul ve Ankara’yı, 159 iflas dosyası ise Antalya takip etti.
İFLAS DALGASI KAPIDA
Ekonomi Profesörü Burak Arzova icra ve iflas dosyalarındaki artışın nedeninin ekonomik kriz olduğunu belirtti. Arzova’nın konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Şirketler üzerinden ve şahıslar üzerinden icralar artmış olabilir. Şahıslar üzerinden artan icraların alım gücü kaybıyla ilgisi var. Yüksek enflasyon, bunun getirmiş olduğu ücret ve alım gücü kayıpları, maaş artışlarının yüksek enflasyonu telafi etmemesi bunların hepsi bu dosyaların artmasındaki temel nedenlerden birisi.
Şirketler bazında artan icra dosyaları da çok tehlikeli. O zaman da şirketlerin özellikle iç pazara satış yapmakta zorlanmaları, tahsilat güçlükleri içerisinde olmaları, bu önümüzdeki dönem de silsile olarak devam ederse tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İstanbul Sanayi Odası 500 (İSO 500) içerisindeki şirketlerin büyük çoğunluğu öz kaynak dışında yani yabancı kaynakla büyüme gerçekleştirmişler.
Daha net ifade edecek olursak yabancı kaynakların toplam işletmeler içerisindeki oranı yüzde 70’lerin üzerine çıkmış durumda. Şirketler borçlu ve bu borçlulukları gün geçtikçe artıyor. Yabancı kaynaklara borçluluğu da şirketler kendi aralarındaki borçlulukla döndürüyorlar. Karşılıklı olarak ticaret gerçekleştiriyorlar. Mal satıyor daha sonra tahsil ediyor ya da vade tanıyorlar birbirlerine. Şirketlerin tahsilat problemi içerisine girmeleri durumunda o zaman o zincir etkilenir ve netice itibariyle şirketin iflası diğer şirketin de iflasını beraberinde getirecek bir sonuç doğurabilir.”
BORÇLAR TAHSİL EDİLEMEYEBİLİR
İcra uzmanı Prof. Dr. Murat Yavaş ise icra müdürlüklerinde ve mahkemelerde ciddi yoğunluğun yaşandığına değindi. Yavaş, mali yapının bozulmasıyla borç dengelerinin de etkilendiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Mali yapı bozuldukça mal tedarik etmiş olduğu şirketlere borçları gecikiyor. Mali yapısı iyi olan şirketlerin ya da şahısların durumu da değişiyor. Burada önemli olan icra takibinin başlatılması değil tahsil edilebilmesi. Her icra takibinin başlatılıyor olması bunun tahsil edileceği anlamına gelmiyor. Herhangi bir alacak iddiasıyla takip başlatılıyor fakat alacaklı genellikle alacağına ya hiç ulaşamıyor ya da kısmen ulaşabiliyor.
Milyonlarca takip dosyası bulunmasına rağmen bunların önemli bölümü alacağın tahsilini sağlayamıyor. İcra dairelerinin de durumu parlak değil, iş yükleri çok fazla. Mahkemelerin de iş yükleri çok fazla.
Alacaklılar icra dosyasıyla yükü icra müdürlüğüne bırakıyorlar. Sürecin devamında icra müdürlüğündeki takipler genel mahkemelere yansıyor. Genel mahkemeler kendilerine ait başlıca iş yüklerinden dolayı icra dosyası kaynaklı sorunların çözümünü bilirkişilere bırakıyorlar. Oradan gelecek rapor doğrultusunda hüküm kurmaya çalışıyorlar.”
Okumaya devam et...
2021 yılında açılan icra ve iflas dosya sayısı ise 8,3 milyon. 2020 yılında icra ve iflas dairelerine gelen dosya sayısı 6,7 milyondu. Bu durum 1 yılda icra ve iflas dosya sayısındaki artışın yüzde 24 hızlandığını gösteriyor.
Birgün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre 32 milyon dosyadan karar bağlanan sayısı 3,3 milyon. 24 milyon dosya, 2022 ve sonraki yıllarda görüşülmek üzere rafa kaldırıldı.
İcra ve iflas dairelerindeki dosyaların türleri de adli istatistiklerle paylaşıldı. Buna göre, 2021 yılındaki icra ve iflas dosyalarının 2 milyon 904 binini, mahkeme kararı bulunan dosyalar, 27 milyon 314 binini ise mahkeme kararı bulunmayan dosyalar oluşturdu. Adliyelerdeki 4 bin 490 dosya ise “İflas” türü altında sınıflandırıldı. İcra ve iflas dosyaları, 2021 yılında ortalama bin 54 günde karara bağlandı.
İSTANBUL’DA 1505 İFLAS
Adalet Bakanlığı, icra ve iflas dairelerindeki dosyaların coğrafi bölgelere göre dağılımını da paylaştı. Marmara Bölgesi, 14 milyon 659 bin icra ve iflas dosyası ile ilk sırada yer alırken Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerindeki dosya sayısı sırasıyla 3 milyon 694 bin, 3 milyon 646 bin ve 4 milyon 997 bin olarak rapora yansıdı.
İstanbul ve Ankara en çok iflas dosyası görülen kentler olurken İstanbul’daki iflas dosyası sayısı kayıtlara, bin 505 olarak geçti. Başkent Ankara’daki icra ve iflas dosyalarının toplam sayısının ise 509 olduğu bildirildi. İstanbul ve Ankara’yı, 159 iflas dosyası ise Antalya takip etti.
İFLAS DALGASI KAPIDA
Ekonomi Profesörü Burak Arzova icra ve iflas dosyalarındaki artışın nedeninin ekonomik kriz olduğunu belirtti. Arzova’nın konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Şirketler üzerinden ve şahıslar üzerinden icralar artmış olabilir. Şahıslar üzerinden artan icraların alım gücü kaybıyla ilgisi var. Yüksek enflasyon, bunun getirmiş olduğu ücret ve alım gücü kayıpları, maaş artışlarının yüksek enflasyonu telafi etmemesi bunların hepsi bu dosyaların artmasındaki temel nedenlerden birisi.
Şirketler bazında artan icra dosyaları da çok tehlikeli. O zaman da şirketlerin özellikle iç pazara satış yapmakta zorlanmaları, tahsilat güçlükleri içerisinde olmaları, bu önümüzdeki dönem de silsile olarak devam ederse tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İstanbul Sanayi Odası 500 (İSO 500) içerisindeki şirketlerin büyük çoğunluğu öz kaynak dışında yani yabancı kaynakla büyüme gerçekleştirmişler.
Daha net ifade edecek olursak yabancı kaynakların toplam işletmeler içerisindeki oranı yüzde 70’lerin üzerine çıkmış durumda. Şirketler borçlu ve bu borçlulukları gün geçtikçe artıyor. Yabancı kaynaklara borçluluğu da şirketler kendi aralarındaki borçlulukla döndürüyorlar. Karşılıklı olarak ticaret gerçekleştiriyorlar. Mal satıyor daha sonra tahsil ediyor ya da vade tanıyorlar birbirlerine. Şirketlerin tahsilat problemi içerisine girmeleri durumunda o zaman o zincir etkilenir ve netice itibariyle şirketin iflası diğer şirketin de iflasını beraberinde getirecek bir sonuç doğurabilir.”
BORÇLAR TAHSİL EDİLEMEYEBİLİR
İcra uzmanı Prof. Dr. Murat Yavaş ise icra müdürlüklerinde ve mahkemelerde ciddi yoğunluğun yaşandığına değindi. Yavaş, mali yapının bozulmasıyla borç dengelerinin de etkilendiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Mali yapı bozuldukça mal tedarik etmiş olduğu şirketlere borçları gecikiyor. Mali yapısı iyi olan şirketlerin ya da şahısların durumu da değişiyor. Burada önemli olan icra takibinin başlatılması değil tahsil edilebilmesi. Her icra takibinin başlatılıyor olması bunun tahsil edileceği anlamına gelmiyor. Herhangi bir alacak iddiasıyla takip başlatılıyor fakat alacaklı genellikle alacağına ya hiç ulaşamıyor ya da kısmen ulaşabiliyor.
Milyonlarca takip dosyası bulunmasına rağmen bunların önemli bölümü alacağın tahsilini sağlayamıyor. İcra dairelerinin de durumu parlak değil, iş yükleri çok fazla. Mahkemelerin de iş yükleri çok fazla.
Alacaklılar icra dosyasıyla yükü icra müdürlüğüne bırakıyorlar. Sürecin devamında icra müdürlüğündeki takipler genel mahkemelere yansıyor. Genel mahkemeler kendilerine ait başlıca iş yüklerinden dolayı icra dosyası kaynaklı sorunların çözümünü bilirkişilere bırakıyorlar. Oradan gelecek rapor doğrultusunda hüküm kurmaya çalışıyorlar.”
Okumaya devam et...