Yunus Emre Şentürk başkanlığında 2022-2024 döneminde görev yapacak ICF Türkiye’nin yeni Yönetim Kurulu, ilk ulusal etkinliğini, tüm dünyada düzenlenen ”Uluslararası Koçluk Haftası” kutlamalarıyla gerçekleştirdi. ”Geleceği Yeniden Tasarlamak” temasıyla gerçekleştirilen etkinliklere yerli-yabancı önemli konuşmacılar katıldı.
Koçluk mesleğinin global lider kuruluşu Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun (ICF) ülkemizdeki tek yetkili temsilcisi ICF Türkiye, 1999 yılından bu yana tüm dünyayla birlikte kutlanan Koçluk Haftası (ICW’22)’nda bu sene, global ortak tema olan ”Geleceği Yeniden Tasarlamak” konusunu, koçluk bakış açısıyla ve farklı boyutlarıyla işledi. ”ICW’22”nin tüm dünyada 28 dil ve 1200’den fazla etkinlikle kutlandığını vurguladı.
Temalarla gündemi yakalama başarısı
Belirlenen temalarla gündemi yakalama başarısıyla tanınan Koçluk Haftası’nda bu sene de gelenek bozulmadı. Önce dijitalleşme ve sonrasında yaşanan pandemi nedeniyle tüm ezberlerimizin bozulması sonucu, geleceği yeniden tasarlamanın artık zorunlu hale geldiği vurgulandı. ICF Türkiye, geçen sene yine pandemi süreci nedeniyle temayı ”Zor Zamanları Aşmak”; bir önceki sene ise, o zaman kendisine belirlediği ”4D Manifestosu” doğrultusunda, ”Dayanışma-Dayanıklılık-Denge-Dönüşüm” olarak belirlemişti.
Başkanlar Koçluğun geleceğini ve gelecek hayallerini konuştular
Profesyonel Koçluk mesleğinin doğru tanıtılmasına ve gelişimine hizmet etmek ve gündemi yakalamak amaçlarıyla düzenlenen ve yerli yabancı önemli uzmanların katıldığı Koçluk Haftası etkinlikleri bu sene; bugüne kadar görev yapmış tüm ICF Türkiye Başkanlarının katıldığı bir oturumla başladı. Gazeteci ve televizyoncu Hilal Ergenekon’un moderatörlüğünde Başkanlar, koçluğun ülkemizdeki geleceğini enine boyuna ele aldılar.
Oturuma eski başkanlardan Dilek Yıldırım, Esra Aksuyek, Gürkan Sarıoğlu, Naci Demiral, Sami Bugay, Fatma Eser Ömeroğlu, Nuray Akmeriç ve Yunus Emre Şentürk katıldılar. Oturumda Başkanlar bireysel olarak aşağıdaki konuların altını çizdiler:
Hikaye anlatıcısı ile dinleyen arasındaki özel alanı; koçlar ile danışanlar arasındaki çok benziyor
Etkinliklerin ilk günü, moderatörlüğünü ICF Türkiye Başkan Yardımcısı Çakır Dilek Yunar’ın yaptığı, Somut Olmayan Kültürel Miras UNESCO Türkiye Milli Komisyon Üyesi Doç. Dr. Evrim Ölçer’in hikaye anlatıcı şapkası ile gerçekleştirdiği ”Geleceğin Hikayesini Tasarlamak” sohbeti ile sona erdi. ”Hikayeler bizden yaşlıdır ama aynı zamanda da bizim torunlarımızla yaşıttırlar...” temasıyla başlayan sohbet, ”Hepimiz bir hikâyeye doğuyoruz ve bu hikâyeyi değiştirebilme gücümüz var.” tespitiyle derinleşti. Yaşamın her anında hikayelerin bulunduğunu ama uyuduklarını, bize düşenin onları uyandırmak olduğunu vurgulayan Ölçer; ”Aslında araştırmalarla sabittir, fark etmesek de insanlık olarak hikayelerle iletişime geçiyoruz biz. Sembolik ve metaforik yapıları belleğimizin işleyişine uygun. Geleneksel hikayeler binlerce yıllın süzgecinden geçmiş, damıtılmış hikayelerdir. Masal ve hikayelerde mirasyedi olmamak, bu mirası geleceğe vizyon olarak taşıyabilmek çok önemli. Hikayelerdeki dönüşüm çağrısını yakalayabilmek ve bunu geleceğe doğru canlı tutabilmek, hikayeleri geleceğe canlı taşıyabilmek çok önemli. Benzer yaklaşımları kişisel hikayelerimiz için de yapabiliriz. Bütün geleneksel masallarda önümüze çıkan alternatif yollar vardır ve bütün masallarda kahramanlar problem çözer. En sonunda bize değerleri hissettirir. Ve bu özelliklerin koçluk mesleği ve algısı için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hikaye anlatıcısı ile dinleyen arasında açılan özel alanı; koçlar ile danışanlar arasında açılan özel alana çok benzetiyorum.” dedi.
Koçluğun geleceği, dijital koçluk, Metaverse, Yapay Zeka ve pro bono koçluk hizmeti
Etkinliğin ikinci günü ise, ICF Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri Geliştirme Müdürü Malcolm Fiellies’in, global bakış açısıyla koçluğun geleceğini ele aldığı ve ICF Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Erdem Balcı’nın moderatörlüğündeki sohbetle başladı. Fiellies, koçluğun niş alanlarındaki çeşitlilik, gönüllü koçluklara olan ihtiyaç ve faaliyetlerindeki artışla tüm dünyada hızla büyümeye devam ettiğini somut verilerle ortaya koydu. Konuşmasının büyük bölümünde, pandemiden çok önce başlayan dijitalleşme süreci ve üstüne gelen pandeminin etkilerine değinen Fiellies, bu zeminde, son iki yıl içinde çevrimiçi platformları kullanarak sanal olarak koçluk yapmanın, koçluk hizmetinin yaklaşık 87’sine ulaştığını vurguladı. Konuşmasında ayrıca, Metaverse, Yapay Zeka gibi yaklaşmakta olan olgulardan korkulmaması gerektiğine dikkat çekerek, bu olguların mesleklerine nasıl yardımcı olabileceğini düşünmeleri gerektiğini ifade etti. Fiellies ayrıca, pro bono (sosyal fayda içeren ücretsiz hizmet) ve Yaşamı Güçlendirme Koçluğu hizmetlerinin gelecek için önemine de vurgu yaptı.
Duyuların interneti ve doğru iletişim
Günün ikinci oturumunda ise, ”Koçlukta Yeni Nesil Medya, Dijital Araçlar ve İletişim Dili” başlığında, ddip digital & design kurucusu Sani Levi konuk edildi. Yine Beyza Erdem Balcı’nın modere ettiği oturumda Levi, şimdi ve gelecek akışıyla, somut veriler ışığında dijitalleşme ve iletişim ilişkisini ele aldı. Dünyanın şu anda 80’inin aktif internet kullanıcısı olduğu bilgisiyle başlayan Levi, yeni nesil medya platformlarında olmanın yetmediğinin; bunu doğru kullanmak gerektiğinin altını çizdi. Nasıl yapılacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı: ”Doğru iletişim, doğru mesaj, doğru veri ve içerikle ve değerleri ön plana çıkararak. 5 duyunun kullanıldığı ‘Duyuların interneti’ ön plana çıkıyor. Şu 3 başlık önemli: Ürün ya da hizmetinizin faydası nedir? Vermek istediğiniz imaj nedir? Tüketicinizin iç görüsü nedir?”
Koçluk öncelikle diyalog ustalığıdır. Birlikte öğrenmek üzere, ortak değerler sistemi yaratılır.
Günün üçüncü oturumu ise, ICW’22 Komitesi Lideri Tülin Zamantılı’nın moderatörlüğünde, Asya’nın önde gelen koç eğitimi ve süpervizyonu kuruluşu olan Coaching Changes Lives şirketinin kurucusu, MCC unvanlı Jedidiah Alex Koh’un katılımıyla, ”Nesiller Arası Koçluk” konusunda gerçekleştirildi. Koh, koçluğun işletmeler, organizasyonlar ve jenerasyonlar için temel bir beceri olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: ”Koçluk zihniyeti, öğrenen bir zihniyettir. Nesiller arasında, başta motivasyon ve öncelikler olmak üzere pek çok açıdan farklılıklar var ve koçluk tam da burada devreye giriyor. Peki nasıl diye sorulabilir… Koçluk öncelikle diyalog ustalığıdır. Birlikte öğrenmek üzere, ‘Anlamak için dinle!’, ‘Farkındalık yaratmak için soru sor!’, ‘Niyetle hizalanmalarını sağla!’ ve ‘Harekete geçir!’ gibi olgular önemlidir. Koçluk sayesinde, nesiller arasında ortak değerler sistemi yaratılır.”
Koçluk Okulları da kutlamalara katıldı (Bunu sadece kendi koçlarına ve web sayfalarında kullanabilirler)
Koçluk Haftası kutlamalarına, ülkemizdeki koçluk okulları da katıldı. Hafta’nın ikinci gününün dördüncü oturumunda Türkiye’deki ACSTH okulları, yedinci oturumunda ise ACTP okullarıyla Koçluğun geleceğini ele aldı.
Koçluk, girişimcilikteki finans, sürdürülebilirlik ve iş geliştirme temel eşiklerinden sağlıklı geçme imkanı sunar
Günün beşinci oturumu, Dr. Beyza Toksoy’un katılımıyla, ”Koçluk ve Girişimcilik” başlığıyla ve ICF Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Samsun’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Toksoy, girişimciliğin fırsatları görme ve girişme/harekete geçme süreci olduğunu belirterek, şunları söyledi: ”Her girişimci koçluk eğitimi ve hizmeti almalı. Girişimciliğin yapısı biraz da fikir bolluğudur. Koçluk öncelikle, girişimcinin kafasındaki fikri ortaya dökmesine yardım eder. Girişimcilerde, biraz da işleri gereği, ‘Her şeyi bilme’ yanılgısı görülür ve bunun olumsuz bir sonucu da, girişimlerin 80’inin üç ayda kapanmasıdır. Oysa herkes her şeyi bilemez. Girişimde en temel eşikler finans, sürdürülebilirlik ve iş geliştirmedir. Koçluk, bu eşiklerden sağlıklı geçme imkanı sunar. Girişimcilik potansiyeli koçluk ile performansa dönüştürülüyor.”
Markaların yaptığı en önemli şeylerden birisi, geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında trendleri okumak ve anlatmaktır
Altıncı oturum, ICF Türkiye YK Üyesi Esra Miller moderatörlüğünde, Markalaşmanın Geleceği ve Koçluk başlığıyla gerçekleştirildi ve BrandMap dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve marka uzmanı Bülent Fidan konuk edildi. Fidan konuşmasının odağında, marka tanımına açıklık getirerek şunları söyledi: ”Markanın kökeni, bizim ürettiğimiz, sattığımız, sunduğumuz ya da değişime uğrattığımız bir ürün ya da hizmettir aslında. Ama elbette markayı var edebilmek için ürün ve hizmetimizi rakiplerimizden farklılaştırmalıyız. Bu nedenle ürün ya da hizmetimize soyut, duygusal özellikler yüklüyoruz. Ürünün kendisi marka değildir bu anlamda, ürünümüzü farklılaştırmak için ona yüklediğimiz soyut, duygusal, görsel, fiziksel tüm özellikler markayı oluşturur. Ürünü tüketiriz ama markayı yaşarız. Markaların yaptığı en önemli şeylerden birisi, geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında trenleri okumak ve anlatmaktır. Tüm bu süreci ürün ve hizmetlerine yansıtmasıdır. Yeri gelmişken vurgulamam lazım, pandemiyle birlikte yapılan tüm trend analizleri çöpe gitmiştir. Çünkü bambaşka koşullar yaşadık. Evlere kapandık zorunlu bir şekilde, daha doğrusu kendi içlerimize kapandık. Kendimizle ve yakınlarımızla tanışmaya başladık. Boşanmalar arttı örneğin. Ve markalar ev içinde bile olsa hayatlarımıza daha fazla etki etmeye başladı. Son trend analizlerinde, markaların, şirketlerin işbirliklerinin tüketici tarafından olumlu bir algı oluşturduğu gözlemlendi. Gelecekte bu işbirliklerin arttığı, doğaya dönüşün yaşandığı, insanların kendileriyle daha çok vakit geçirdiği bir yaşam öngörüsü ortaya çıkıyor yapılan analizlerde.”
Koçlukta Kişisel Marka değil; Kişisel İtibar yönetimi söz konusu… Ama koçlar birleşip kurumsallaşarak, koçlukta Kurumsal Marka yaratabilirler
Koçlukta markalaşma konusuna da değinen Fidan, sözlerine şöyle devam etti: Koçluk mesleğinin hizmeti itibar yönetimi alanına girer. Ve bu gerçekten çok zor bir iştir çünkü temelinde ‘güven’ yatar. Ama bağımsız hizmet veren koçlar birleşip, bir şirket kurarak kurumsallaşıp, rakipleriyle rekabet edebilmek, ayrışabilmek için bir ‘kurumsal marka’ vaadi çerçevesinde kurumsal bir marka oluşturabilirler. Bu oldukça doğru bir çalışma olur ayrıca.”
Networking, almak yerine vermenin öne çıktığı, nezaket, adap ve edep odaklı ilişki kurma şeklidir
Haftanın ikinci gününün sekizinci oturumunda, ICF Türkiye YK Üyesi Oya Fadıloğlu moderatörlüğünde, Networking Eğitmeni ve Networking Koçu Erdal Uzunoğlu, ”Koçlukta Networking” başlığında konuk edildi. Uzunoğlu, networking çalışmalarının bir amaç değil araç olduğunda daha fazla anlam kazandığını ve kendisi için bir yaşam şekli haline geldiğini vurgulayarak; ”Networking yani sosyal ya da iş ağı oluşturma dinamikleriyle koçluk mesleğinin dinamikleri birbirlerine çok uzak değil. Donanımımızdan, kullandığımız dile kadar kendimize, karşımızdakine ve dünyaya, yeniliklere ”Odaklanma”; kendimizi doğru ifade etme anlamında ”Tutum”, ”Fark etmek” ve ”Harekete geçmek” başlıkları en önemli noktalar. Hayat aslında çok önemli basit ipuçlarıyla dolu. Dediğim gibi ben networkinge daha çok bir yaşam şekli olarak bakıyorum. Buradaki dürtü, ilişkiye geçerken ’almak değil vermek’ hissini oluşturmak olmalı. Aslında bazen en önemli hayallerimizi gerçekleştirmeyi bir merhaba diyerek başarabiliriz. Elbette doğru ipuçları yakalamak ve küçük adımlar atmak da çok önemli. Doğru ipuçları bilinen şeyler zaten: Nezaket, adap ve edep… Ayrıca, ”Kimler yanımızda olsun?”, ”Kimlerle yürümek istiyorum?” gibi sorulara verdiğimiz yanıtlar da çok önemli. Ayrıca, doğru insanları birbirleriyle tanıştırmayı da çok ihmal ediyoruz. Doğru bulduğunuz insanlarla, nezaket, edep ve adap çerçevesinde, vermek odaklı tanışmak ve doğru insanları tanıştırmak; işin özü bu…”
Asıl olan liyakattir; networking bunun üzerine yükselmelidir
Koçluk ve Networking ilişkisine değinen Uzunoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ”Öncelikle hangi meslek olursa olsun, öncelik liyakattir; yani işimizi doğru yapmaktır. Bunun üzerine networking anlamlı. Benim çok değer verdiğim bir kavram olan Kişisel Markalaşma, karşımızdakine ne hissettirdiğimizle ilgilidir. Bence Koçlukla networkingin birleştiği en önemli alan da burasıdır. Çünkü koçluk biraz da memnun bireylerin tavsiyesiyle genişletilebilen bir meslek. Biz genelde networkingi ağ kurmak zannediyoruz ama sağlıklı bağ kurmadan ağ kurmak neye yarar?”
ICW’22 kutlamaları, 2022-2024 ICF Türkiye YK Üyelerinin, etkinlikleri değerlendirdikleri kapanış oturumu ile sona erdi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Okumaya devam et...
Koçluk mesleğinin global lider kuruluşu Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun (ICF) ülkemizdeki tek yetkili temsilcisi ICF Türkiye, 1999 yılından bu yana tüm dünyayla birlikte kutlanan Koçluk Haftası (ICW’22)’nda bu sene, global ortak tema olan ”Geleceği Yeniden Tasarlamak” konusunu, koçluk bakış açısıyla ve farklı boyutlarıyla işledi. ”ICW’22”nin tüm dünyada 28 dil ve 1200’den fazla etkinlikle kutlandığını vurguladı.
Temalarla gündemi yakalama başarısı
Belirlenen temalarla gündemi yakalama başarısıyla tanınan Koçluk Haftası’nda bu sene de gelenek bozulmadı. Önce dijitalleşme ve sonrasında yaşanan pandemi nedeniyle tüm ezberlerimizin bozulması sonucu, geleceği yeniden tasarlamanın artık zorunlu hale geldiği vurgulandı. ICF Türkiye, geçen sene yine pandemi süreci nedeniyle temayı ”Zor Zamanları Aşmak”; bir önceki sene ise, o zaman kendisine belirlediği ”4D Manifestosu” doğrultusunda, ”Dayanışma-Dayanıklılık-Denge-Dönüşüm” olarak belirlemişti.
Başkanlar Koçluğun geleceğini ve gelecek hayallerini konuştular
Profesyonel Koçluk mesleğinin doğru tanıtılmasına ve gelişimine hizmet etmek ve gündemi yakalamak amaçlarıyla düzenlenen ve yerli yabancı önemli uzmanların katıldığı Koçluk Haftası etkinlikleri bu sene; bugüne kadar görev yapmış tüm ICF Türkiye Başkanlarının katıldığı bir oturumla başladı. Gazeteci ve televizyoncu Hilal Ergenekon’un moderatörlüğünde Başkanlar, koçluğun ülkemizdeki geleceğini enine boyuna ele aldılar.
Oturuma eski başkanlardan Dilek Yıldırım, Esra Aksuyek, Gürkan Sarıoğlu, Naci Demiral, Sami Bugay, Fatma Eser Ömeroğlu, Nuray Akmeriç ve Yunus Emre Şentürk katıldılar. Oturumda Başkanlar bireysel olarak aşağıdaki konuların altını çizdiler:
- Koçluk mesleği en çok açık, meraklı ve esnek yapısıyla, güçlü ve geleceğe yönelik soru sorma ve sordurma özelliğiyle geleceğe katkıda bulunacaktır.
- Geleceği yaratan insanlardır ve koçluk özellikle içinden geçtiğimiz değişim dönemleri için önemli pratik olanaklar sunmaktadır.
- Koçlar olarak ulaşacağımız en son hedefi, ütopyamızı; mesleğimize hiç ihtiyaç duyulmayacak, herkesin koçluk donanımı kazandığı bir dünya şeklinde koymalıyız. Koçluğun kendi içindeki güncel dönüşümü ve iş dünyasına ve yaşamın farklı katmanlarına daha fazla girmesi, bu hedefin koşullarını her geçen gün daha fazla güçlendiriyor.
- Tüm bireyler olarak eğitimi, etiği, gönüllüğü yaşamlarımızın odağına almalıyız.
- Yaratacağımız Kelebek Etkisi, belki de en önemli gücümüzdür.
- İnsanlar olarak dünyanın sahibi olmadığımız gerçeğine koçluk becerilerinin önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
- Koçluk eğitiminin çok daha genç yaşlarda başlaması ve bu konuda etkin bir farkındalık oluşturmak koçlar olarak ilk görevlerimiz arasında… Koçlukla derinleştirilmiş bir eğitim sistemi istiyoruz.
- Koçlukta daha fazla niş alanlar ve bilişsel davranışsal yöntemler, koçluğun geleceğinde önemli alanlar olmaya aday.
- Koçlar olarak önce kendimizle ve yakınlarımızla çalışmalıyız.
- Ülkemizde koçluk uzun zamandır bir meslek ancak dünyanın pek çok ülkesinde bu noktaya ulaşılamadı; bu ülkemiz için önemli bir değerdir.
- Büyüyen bir mesleğiz, geleceğin önemli mesleklerinden birisiyiz ve bu geleceği sağlam bir meslekli birlikle karşılamalıyız.
- Pandemi süreciyle birlikte koçluğa ilgide gözle görülür bir artış var. Tam da bu noktada mesleki etik değerlerin yerleşmesine daha çok özen göstermeliyiz.
Hikaye anlatıcısı ile dinleyen arasındaki özel alanı; koçlar ile danışanlar arasındaki çok benziyor
Etkinliklerin ilk günü, moderatörlüğünü ICF Türkiye Başkan Yardımcısı Çakır Dilek Yunar’ın yaptığı, Somut Olmayan Kültürel Miras UNESCO Türkiye Milli Komisyon Üyesi Doç. Dr. Evrim Ölçer’in hikaye anlatıcı şapkası ile gerçekleştirdiği ”Geleceğin Hikayesini Tasarlamak” sohbeti ile sona erdi. ”Hikayeler bizden yaşlıdır ama aynı zamanda da bizim torunlarımızla yaşıttırlar...” temasıyla başlayan sohbet, ”Hepimiz bir hikâyeye doğuyoruz ve bu hikâyeyi değiştirebilme gücümüz var.” tespitiyle derinleşti. Yaşamın her anında hikayelerin bulunduğunu ama uyuduklarını, bize düşenin onları uyandırmak olduğunu vurgulayan Ölçer; ”Aslında araştırmalarla sabittir, fark etmesek de insanlık olarak hikayelerle iletişime geçiyoruz biz. Sembolik ve metaforik yapıları belleğimizin işleyişine uygun. Geleneksel hikayeler binlerce yıllın süzgecinden geçmiş, damıtılmış hikayelerdir. Masal ve hikayelerde mirasyedi olmamak, bu mirası geleceğe vizyon olarak taşıyabilmek çok önemli. Hikayelerdeki dönüşüm çağrısını yakalayabilmek ve bunu geleceğe doğru canlı tutabilmek, hikayeleri geleceğe canlı taşıyabilmek çok önemli. Benzer yaklaşımları kişisel hikayelerimiz için de yapabiliriz. Bütün geleneksel masallarda önümüze çıkan alternatif yollar vardır ve bütün masallarda kahramanlar problem çözer. En sonunda bize değerleri hissettirir. Ve bu özelliklerin koçluk mesleği ve algısı için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hikaye anlatıcısı ile dinleyen arasında açılan özel alanı; koçlar ile danışanlar arasında açılan özel alana çok benzetiyorum.” dedi.
Koçluğun geleceği, dijital koçluk, Metaverse, Yapay Zeka ve pro bono koçluk hizmeti
Etkinliğin ikinci günü ise, ICF Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri Geliştirme Müdürü Malcolm Fiellies’in, global bakış açısıyla koçluğun geleceğini ele aldığı ve ICF Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Erdem Balcı’nın moderatörlüğündeki sohbetle başladı. Fiellies, koçluğun niş alanlarındaki çeşitlilik, gönüllü koçluklara olan ihtiyaç ve faaliyetlerindeki artışla tüm dünyada hızla büyümeye devam ettiğini somut verilerle ortaya koydu. Konuşmasının büyük bölümünde, pandemiden çok önce başlayan dijitalleşme süreci ve üstüne gelen pandeminin etkilerine değinen Fiellies, bu zeminde, son iki yıl içinde çevrimiçi platformları kullanarak sanal olarak koçluk yapmanın, koçluk hizmetinin yaklaşık 87’sine ulaştığını vurguladı. Konuşmasında ayrıca, Metaverse, Yapay Zeka gibi yaklaşmakta olan olgulardan korkulmaması gerektiğine dikkat çekerek, bu olguların mesleklerine nasıl yardımcı olabileceğini düşünmeleri gerektiğini ifade etti. Fiellies ayrıca, pro bono (sosyal fayda içeren ücretsiz hizmet) ve Yaşamı Güçlendirme Koçluğu hizmetlerinin gelecek için önemine de vurgu yaptı.
Duyuların interneti ve doğru iletişim
Günün ikinci oturumunda ise, ”Koçlukta Yeni Nesil Medya, Dijital Araçlar ve İletişim Dili” başlığında, ddip digital & design kurucusu Sani Levi konuk edildi. Yine Beyza Erdem Balcı’nın modere ettiği oturumda Levi, şimdi ve gelecek akışıyla, somut veriler ışığında dijitalleşme ve iletişim ilişkisini ele aldı. Dünyanın şu anda 80’inin aktif internet kullanıcısı olduğu bilgisiyle başlayan Levi, yeni nesil medya platformlarında olmanın yetmediğinin; bunu doğru kullanmak gerektiğinin altını çizdi. Nasıl yapılacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı: ”Doğru iletişim, doğru mesaj, doğru veri ve içerikle ve değerleri ön plana çıkararak. 5 duyunun kullanıldığı ‘Duyuların interneti’ ön plana çıkıyor. Şu 3 başlık önemli: Ürün ya da hizmetinizin faydası nedir? Vermek istediğiniz imaj nedir? Tüketicinizin iç görüsü nedir?”
Koçluk öncelikle diyalog ustalığıdır. Birlikte öğrenmek üzere, ortak değerler sistemi yaratılır.
Günün üçüncü oturumu ise, ICW’22 Komitesi Lideri Tülin Zamantılı’nın moderatörlüğünde, Asya’nın önde gelen koç eğitimi ve süpervizyonu kuruluşu olan Coaching Changes Lives şirketinin kurucusu, MCC unvanlı Jedidiah Alex Koh’un katılımıyla, ”Nesiller Arası Koçluk” konusunda gerçekleştirildi. Koh, koçluğun işletmeler, organizasyonlar ve jenerasyonlar için temel bir beceri olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: ”Koçluk zihniyeti, öğrenen bir zihniyettir. Nesiller arasında, başta motivasyon ve öncelikler olmak üzere pek çok açıdan farklılıklar var ve koçluk tam da burada devreye giriyor. Peki nasıl diye sorulabilir… Koçluk öncelikle diyalog ustalığıdır. Birlikte öğrenmek üzere, ‘Anlamak için dinle!’, ‘Farkındalık yaratmak için soru sor!’, ‘Niyetle hizalanmalarını sağla!’ ve ‘Harekete geçir!’ gibi olgular önemlidir. Koçluk sayesinde, nesiller arasında ortak değerler sistemi yaratılır.”
Koçluk Okulları da kutlamalara katıldı (Bunu sadece kendi koçlarına ve web sayfalarında kullanabilirler)
Koçluk Haftası kutlamalarına, ülkemizdeki koçluk okulları da katıldı. Hafta’nın ikinci gününün dördüncü oturumunda Türkiye’deki ACSTH okulları, yedinci oturumunda ise ACTP okullarıyla Koçluğun geleceğini ele aldı.
Koçluk, girişimcilikteki finans, sürdürülebilirlik ve iş geliştirme temel eşiklerinden sağlıklı geçme imkanı sunar
Günün beşinci oturumu, Dr. Beyza Toksoy’un katılımıyla, ”Koçluk ve Girişimcilik” başlığıyla ve ICF Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Samsun’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Toksoy, girişimciliğin fırsatları görme ve girişme/harekete geçme süreci olduğunu belirterek, şunları söyledi: ”Her girişimci koçluk eğitimi ve hizmeti almalı. Girişimciliğin yapısı biraz da fikir bolluğudur. Koçluk öncelikle, girişimcinin kafasındaki fikri ortaya dökmesine yardım eder. Girişimcilerde, biraz da işleri gereği, ‘Her şeyi bilme’ yanılgısı görülür ve bunun olumsuz bir sonucu da, girişimlerin 80’inin üç ayda kapanmasıdır. Oysa herkes her şeyi bilemez. Girişimde en temel eşikler finans, sürdürülebilirlik ve iş geliştirmedir. Koçluk, bu eşiklerden sağlıklı geçme imkanı sunar. Girişimcilik potansiyeli koçluk ile performansa dönüştürülüyor.”
Markaların yaptığı en önemli şeylerden birisi, geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında trendleri okumak ve anlatmaktır
Altıncı oturum, ICF Türkiye YK Üyesi Esra Miller moderatörlüğünde, Markalaşmanın Geleceği ve Koçluk başlığıyla gerçekleştirildi ve BrandMap dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve marka uzmanı Bülent Fidan konuk edildi. Fidan konuşmasının odağında, marka tanımına açıklık getirerek şunları söyledi: ”Markanın kökeni, bizim ürettiğimiz, sattığımız, sunduğumuz ya da değişime uğrattığımız bir ürün ya da hizmettir aslında. Ama elbette markayı var edebilmek için ürün ve hizmetimizi rakiplerimizden farklılaştırmalıyız. Bu nedenle ürün ya da hizmetimize soyut, duygusal özellikler yüklüyoruz. Ürünün kendisi marka değildir bu anlamda, ürünümüzü farklılaştırmak için ona yüklediğimiz soyut, duygusal, görsel, fiziksel tüm özellikler markayı oluşturur. Ürünü tüketiriz ama markayı yaşarız. Markaların yaptığı en önemli şeylerden birisi, geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında trenleri okumak ve anlatmaktır. Tüm bu süreci ürün ve hizmetlerine yansıtmasıdır. Yeri gelmişken vurgulamam lazım, pandemiyle birlikte yapılan tüm trend analizleri çöpe gitmiştir. Çünkü bambaşka koşullar yaşadık. Evlere kapandık zorunlu bir şekilde, daha doğrusu kendi içlerimize kapandık. Kendimizle ve yakınlarımızla tanışmaya başladık. Boşanmalar arttı örneğin. Ve markalar ev içinde bile olsa hayatlarımıza daha fazla etki etmeye başladı. Son trend analizlerinde, markaların, şirketlerin işbirliklerinin tüketici tarafından olumlu bir algı oluşturduğu gözlemlendi. Gelecekte bu işbirliklerin arttığı, doğaya dönüşün yaşandığı, insanların kendileriyle daha çok vakit geçirdiği bir yaşam öngörüsü ortaya çıkıyor yapılan analizlerde.”
Koçlukta Kişisel Marka değil; Kişisel İtibar yönetimi söz konusu… Ama koçlar birleşip kurumsallaşarak, koçlukta Kurumsal Marka yaratabilirler
Koçlukta markalaşma konusuna da değinen Fidan, sözlerine şöyle devam etti: Koçluk mesleğinin hizmeti itibar yönetimi alanına girer. Ve bu gerçekten çok zor bir iştir çünkü temelinde ‘güven’ yatar. Ama bağımsız hizmet veren koçlar birleşip, bir şirket kurarak kurumsallaşıp, rakipleriyle rekabet edebilmek, ayrışabilmek için bir ‘kurumsal marka’ vaadi çerçevesinde kurumsal bir marka oluşturabilirler. Bu oldukça doğru bir çalışma olur ayrıca.”
Networking, almak yerine vermenin öne çıktığı, nezaket, adap ve edep odaklı ilişki kurma şeklidir
Haftanın ikinci gününün sekizinci oturumunda, ICF Türkiye YK Üyesi Oya Fadıloğlu moderatörlüğünde, Networking Eğitmeni ve Networking Koçu Erdal Uzunoğlu, ”Koçlukta Networking” başlığında konuk edildi. Uzunoğlu, networking çalışmalarının bir amaç değil araç olduğunda daha fazla anlam kazandığını ve kendisi için bir yaşam şekli haline geldiğini vurgulayarak; ”Networking yani sosyal ya da iş ağı oluşturma dinamikleriyle koçluk mesleğinin dinamikleri birbirlerine çok uzak değil. Donanımımızdan, kullandığımız dile kadar kendimize, karşımızdakine ve dünyaya, yeniliklere ”Odaklanma”; kendimizi doğru ifade etme anlamında ”Tutum”, ”Fark etmek” ve ”Harekete geçmek” başlıkları en önemli noktalar. Hayat aslında çok önemli basit ipuçlarıyla dolu. Dediğim gibi ben networkinge daha çok bir yaşam şekli olarak bakıyorum. Buradaki dürtü, ilişkiye geçerken ’almak değil vermek’ hissini oluşturmak olmalı. Aslında bazen en önemli hayallerimizi gerçekleştirmeyi bir merhaba diyerek başarabiliriz. Elbette doğru ipuçları yakalamak ve küçük adımlar atmak da çok önemli. Doğru ipuçları bilinen şeyler zaten: Nezaket, adap ve edep… Ayrıca, ”Kimler yanımızda olsun?”, ”Kimlerle yürümek istiyorum?” gibi sorulara verdiğimiz yanıtlar da çok önemli. Ayrıca, doğru insanları birbirleriyle tanıştırmayı da çok ihmal ediyoruz. Doğru bulduğunuz insanlarla, nezaket, edep ve adap çerçevesinde, vermek odaklı tanışmak ve doğru insanları tanıştırmak; işin özü bu…”
Asıl olan liyakattir; networking bunun üzerine yükselmelidir
Koçluk ve Networking ilişkisine değinen Uzunoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ”Öncelikle hangi meslek olursa olsun, öncelik liyakattir; yani işimizi doğru yapmaktır. Bunun üzerine networking anlamlı. Benim çok değer verdiğim bir kavram olan Kişisel Markalaşma, karşımızdakine ne hissettirdiğimizle ilgilidir. Bence Koçlukla networkingin birleştiği en önemli alan da burasıdır. Çünkü koçluk biraz da memnun bireylerin tavsiyesiyle genişletilebilen bir meslek. Biz genelde networkingi ağ kurmak zannediyoruz ama sağlıklı bağ kurmadan ağ kurmak neye yarar?”
ICW’22 kutlamaları, 2022-2024 ICF Türkiye YK Üyelerinin, etkinlikleri değerlendirdikleri kapanış oturumu ile sona erdi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Okumaya devam et...