Bugün Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ikinci günü. Bloomberg anketine katılan 85 ekonomistin çoğu, yüzde 1,50-yüzde 1,75 olan faiz bandında 75 baz puanlık faiz artışı öngörüyor.
Fed faizleri artırarak özellikle ABD’de yüzde 9,1’le son 40 yılın en yüksek düzeyine çıkan enflasyonla mücadele etmek istiyor.
Reuters ajansının haberine göre piyasaların beklentisi, Fed’in yıl sonuna kadar faizi yüzde 3,4’e kadar çıkarması. Fed’in faizi artıracağına yönelik beklenti dolar endeksinin de yükselmesine neden oluyor.
Doların diğer para birimlerine göre yükselmesine paralel olarak Türkiye’deki yüksek enflasyon ve düşük faiz politikası, Türk Lirası’nın değer kaybetmesine yol açıyor.
TL, yılın başından beri dolara karşı yüzde 25 değer kaybetti. Dolar/TL kuru bugün 17,92’yi geçerek yıl içi zirvesini yineledi. Fed’in keskin faiz artışı yapacağı beklentisi, Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan piyasalarda varlıkların değer kaybetmesine yol açıyor.
Reuters’a konuşan Citigroup’tan gelişmekte olan piyasalar ekonomisti Michel Nies, “Gelişmekte olan piyasalar ABD’nin para politikasını sıkılaştırmasıyla dışarıdan genel olarak daha az talep görüyor; bu da daha güçlü bir dolar atmosferinin oluşmasına neden oluyor. Bunun etkileri de döviz kurlarının adaptasyonunun zarar görmesiyle küresel ticarette fark ediliyor” yorumunda bulundu.
Siyasi belirsizlik, yükselen enflasyon, küresel resesyon beklentisi ve Ukrayna’daki savaş da gelişmekte olan piyasalardaki durumun sarsıntılı olmasına yol açıyor.
Bloomberg dolar endeksi Haziran ayının başından beri yüzde 4 değer kazandı.
MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksi ise yüzde 7 değer kaybetti.
Bu durum gelişmekte olan piyasalardaki hisse senetlerinin yerel para birimi açısından değerinin dolara karşı sürekli azalması anlamına geliyor.
Hükümetlerin ve şirketlerin borcunun daha pahalı bir hale gelmesi de tahvil ve bono piyasasını olumsuz etkiliyor.
Ancak yatırımcılara göre gelişmekte olan piyasalardaki bu sıkıntıların azalması henüz mümkün değil.
Fed Başkanı Powell’dan net bir mesaj beklenmemesi de piyasalardaki oynaklığın yüksek seviyede olmasına yol açıyor.
Bloomberg’e konuşan Medley Global Advisors’tan küresel makroekonomi stratejisti Ben Emons, “Enflasyon konusunda bu kadar belirsizlik olduğu sürece, Fed’in açık bir şekilde ileriye dönük yönlendirmesi olamaz. Powell’ın kendisine seçme imkanı sağlaması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Diğer yandan Bloomberg HT’nin haberine göre ABD ekonomisinin resesyona girip girmeyeceği tartışılmaya devam ediyor.
Özellikle konut piyasası verilerinin olumsuz sinyaller verdiği, teknoloji şirketlerinin işe alımları askıya aldığı ve işsizlik maaşı başvurularının tırmanışa geçtiği bir ortamda ekonominin yavaşlamasına yönelik endişeler artıyor.
Fed faizleri artırarak özellikle ABD’de yüzde 9,1’le son 40 yılın en yüksek düzeyine çıkan enflasyonla mücadele etmek istiyor.
Reuters ajansının haberine göre piyasaların beklentisi, Fed’in yıl sonuna kadar faizi yüzde 3,4’e kadar çıkarması. Fed’in faizi artıracağına yönelik beklenti dolar endeksinin de yükselmesine neden oluyor.
Doların diğer para birimlerine göre yükselmesine paralel olarak Türkiye’deki yüksek enflasyon ve düşük faiz politikası, Türk Lirası’nın değer kaybetmesine yol açıyor.
TL, yılın başından beri dolara karşı yüzde 25 değer kaybetti. Dolar/TL kuru bugün 17,92’yi geçerek yıl içi zirvesini yineledi. Fed’in keskin faiz artışı yapacağı beklentisi, Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan piyasalarda varlıkların değer kaybetmesine yol açıyor.
’Güçlü bir dolar atmosferi’
Reuters’a konuşan Citigroup’tan gelişmekte olan piyasalar ekonomisti Michel Nies, “Gelişmekte olan piyasalar ABD’nin para politikasını sıkılaştırmasıyla dışarıdan genel olarak daha az talep görüyor; bu da daha güçlü bir dolar atmosferinin oluşmasına neden oluyor. Bunun etkileri de döviz kurlarının adaptasyonunun zarar görmesiyle küresel ticarette fark ediliyor” yorumunda bulundu.
Siyasi belirsizlik, yükselen enflasyon, küresel resesyon beklentisi ve Ukrayna’daki savaş da gelişmekte olan piyasalardaki durumun sarsıntılı olmasına yol açıyor.
Bloomberg dolar endeksi Haziran ayının başından beri yüzde 4 değer kazandı.
MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksi ise yüzde 7 değer kaybetti.
Bu durum gelişmekte olan piyasalardaki hisse senetlerinin yerel para birimi açısından değerinin dolara karşı sürekli azalması anlamına geliyor.
Hükümetlerin ve şirketlerin borcunun daha pahalı bir hale gelmesi de tahvil ve bono piyasasını olumsuz etkiliyor.
Ancak yatırımcılara göre gelişmekte olan piyasalardaki bu sıkıntıların azalması henüz mümkün değil.
ABD’de ekonominin yavaşlamasına yönelik kaygılar
Fed Başkanı Powell’dan net bir mesaj beklenmemesi de piyasalardaki oynaklığın yüksek seviyede olmasına yol açıyor.
Bloomberg’e konuşan Medley Global Advisors’tan küresel makroekonomi stratejisti Ben Emons, “Enflasyon konusunda bu kadar belirsizlik olduğu sürece, Fed’in açık bir şekilde ileriye dönük yönlendirmesi olamaz. Powell’ın kendisine seçme imkanı sağlaması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Diğer yandan Bloomberg HT’nin haberine göre ABD ekonomisinin resesyona girip girmeyeceği tartışılmaya devam ediyor.
Özellikle konut piyasası verilerinin olumsuz sinyaller verdiği, teknoloji şirketlerinin işe alımları askıya aldığı ve işsizlik maaşı başvurularının tırmanışa geçtiği bir ortamda ekonominin yavaşlamasına yönelik endişeler artıyor.