Afet İnan'ın Ölümü

Buz

Forum Üyesi
Atatürk'ün manevi kızı olmak gibi bir meziyete sahip olan sosyolog Afet İnan, Türk Tarih Tezi'nin yaratıcılarındandır. Türklerin "üstün" beyaz ırktan olduğunu ispatlamak için, Anadolu'da binlerce mezarı açıp kafatası ölçümleri yaptı. Bu "bilimsel" araştırma sonucunda Türklerin "Alpin" ırkından olduğunu tespit etmekle yetinmedi, kafatasını ölçmek suretiyle, Kayserili bir Ermeni olan Mimar Sinan'ı da Türk ilan etti.

1930'lu yıllarda Avrupa'nın üzerine faşizm belası bir karabasan gibi çökmüştü. Almanya ve İtalya'da "üstün ırk" öğretileri alıp başını yürümüştü. Naziler "Cermen" soyundan gelmeyen halkları "aşağı ırk" olarak nitelendiriyor, başta Yahudiler olmak üzere bu grupta kategorize ettikleri insanları, yanlarına eşcinselleri, komünistleri, her çeşit muhalifi de katmak suretiyle toplama kamplarında imha etmenin hazırlığını yapıyorlardı.

Naziler "üstün ırk"ın nasıl olacağına dair bir standart geliştirmişlerdi; Nazi "bilim adamları"nın gerçekleştirdiği kafatası ölçümleri sonucu, bu modele dahil olmayan herkes, aşağı ırk mensubu olarak damgalanıyordu. Mesele sadece kafatasıyla da bitmiyordu, örneği solaklık "Cermenlere özgü olmayan" bir nitelik olarak görülüyor, okullarda sol eliyle yazı yazan çocuklar, sağ ellerini kullanmaya zorlanıyordu. "Aryan" bir meyve olmadığı gerekçesiyle portakal ithali ve yenmesi yasaklanmıştı.

Bu tür garabetlerin Türkiye'de yansımasını gayet güçlü bir şekilde gerçekleşmişti. Türkiye'de ırkçılık ilk kez İttihat ve Terakki döneminde Türk Ocakları tarafından temsil edilmiş, "Çin Seddi'nden Kızıl Elma'ya" kadar uzanacak ve üstün Türk ırkının hakimiyetinde bir Turan İmparatorluğu'nun propagandası yapılmaya başlanmıştı. Ancak Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup çıkması, bir süreliğine Turan hayallerinin sonunu getirdi.

İttihat ve Terakki'nin Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran "B kadrosu", başka bir deyişle Kemalist seçkinler, Türk ırkçılığını daha küçük bir hedef içinde gerçekleştirmeye karar vermişlerdi. Üstelik "muasır medeniyetler seviyesine" ulaşmak da istediklerinden, bunu "bilimsel" yollarla yapmak niyetindeydiler. Böylece "Türk Tarih Tezi" icat edildi. Bu teze göre Türkler dünyanın en eski uygarlığını kurmuşlardı ve bütün dünyaya uygarlık taşımışlardı. Böylece Türk ırkı, dünyanın en üstün ırkı ilan edilmişti. Bu durumu "bilimsel" olarak desteklemek ise tezin mucitlerinden Afet İnan, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Samih Rıfat, Sadri Maksudi Arsal, Reşit Galip, Yusuf Akçura ve Şemseddin Günaltay gibi "bilim insanları"na düşmüştü.

Afet İnan, bu iş için İsviçre'den ithal edilmiş olan Eugene Pittard'la birlikte Anadolu'da binlerce mezarı açarak, çıkardığı kafataslarını ölçtü. O günlerde "muasır medeniyet seviyesinde" bulunduğu öngörülen Avrupa "brakisefal" olduğu için, Türklerin de aynı kafatası yapısına sahip olmaları gerekiyordu. Afet İnan, Nazilere benzer şekilde kafatası ölçümleri gerçekleştirerek, Türklerin Avrupa'nın beyaz ırkından olduklarını kanıtladı. Hatta hızını alamayarak 1935 yılında Mimar Sinan'ın mezarını açtırdı, kafatasını ölçtü ve Sinan'ın "Türk" olduğunu ispat etti! Oysa Mimar Sinan'ın Kayserili bir Ermeni olduğu bilinen bir gerçekti.

Naziler birbiri ardına askeri başarılar kazandıkça, Türkiye'deki kafatasçılığı da aynı hızla yol alıyordu. Anadolu'da binlerce insanın kafatası ölçümlerine devam edildi. Ancak 1940'lı yılların ortalarına doğru, Nazilerin yenilgisinin ucunun görülmesiyle birlikte, Türkiye devleti ne olur ne olmaz diyerek kafatası ırkçılığının dozunu azalttı, hatta birkaç ırkçıya göstermelik hapis cezaları verdi.

Ancak Türk kafatası ırkçılığı kesinlikle son bulmadı. 1944 Turancılık Davası'nda hüküm giyen sanıklar, 1947'de affedildi. Daha sonra Alpaslan Türkeş önderliğindeki MHP, ardından da BBP tarafından halen güçlü bir şekilde temsil ediliyor. Yusuf Halaçoğlu gibi "bilim adamları" Anadolu'da aslında herkesin Türk olduğu tezini savunmaya devam ediyor.
 
Üst